Neden bu başlığı koydum sizce? Rutenyum, 44 numaralı elementtir ve Lutesyum ise 71 numaralı elementtir. Yer kabuğunda fazla bulunmazlar. Dolayısıyla pahalıdırlar ve gerek pahalı olmaları, gerekse de zaten arzının düşük olması nedeniyle pek fazla alanda da kullanılamıyorlar. Ama mesela yer kabuğunda en azından Titanyum kadar bulunabiliyor olsalardı? Gerçi Titanyum, bol bulunabiliyor olmasına rağmen cevherinden ayrıştırmasının maliyetli olması nedeniyle çok daha az bulunan Bakıra göre yıllık üretimi daha az ve Bakırdan dahi daha az bulunan Kurşunun yıllık üretim miktarı ise Titanyumunkine yakın.

Devamını Oku

Enerji ne kadar bol ise diğer herşey de o kadar bol olur. Ama nedense bol olmasını istemiyorlar. ‘Sürdürülebilirlik’ gibi kavramlar çıkardılar. Aslında füzyon enerjisi çoktan elimizin altında. Ama kullanılmıyor. Ne zaman kullanılacak biliyor musunuz: Enerji fiyatları düzenin kendisini dahi tehdit edecek noktalara yükseldiğinde veya global anlamda 1929 krizi benzeri, ama daha da büyük bir kriz ortamı ortaya çıkarsa. Günümüzde dünyanın pek çok ülkesinde sıradan insanlar geçmişlerine göre yoksullaştı ve bu da büyük bir öfke yarattı. Dünyanın en tepesindeki zenginler boşuna ‘Bizden daha çok vergi alın’ demez. 1929 krizinden sonra Komünizm’in gelmemesi için Faşizm’i desteklediler ama 2. Dünya Savaşında Faşizm’i mağlup edebilmek için Komünizm ile ittifak kurmak zorunda kaldılar. Sonunda da ikisini de engelleyecek çözüm Keynesçilik ve Sosyal Demokrasi oldu.

Devamını Oku

Gübrelerden ve başka şeylerden Uranyum ve Kadmiyum gibi zehirler toprağa, suya ve başka yerlere saçılıyor. Aslında Uranyum ve Kadmiyum, yerkabuğunda az bulunan ve değeri yüksek elementlerdendir. Ve ayrıca bazı bitkilerin, mantarların vs bu zehirleri topraktan alıp kendi bünyelerinde depoladığını biliyoruz. Bu canlılar bu zehirleri kendi bünyelerinde toplayınca toprak, ağır metallerden temizlenmiş oluyor. Peki bu canlıları değerli metallerin cevheri olarak neden kullanamayalım? Sonuçta bunları kendi bünyelerinde toplamıyorlar mı? Beyaz Balinaların öldükleri zaman bünyelerinde zehirli atık sayılabilecekleri kadar ağır metal biriktiği söyleniyor. Bu ağır metaller aynı zamanda yerkabuğunda az bulunan değerli metaller değil miydi? Mesela Cıva, yerkabuğunda nerdeyse Gümüş kadar nadir bulunur. Ama her ne hikmetse nerelerde nerelerde çıkıyor ve çok düşük miktarları bile inanılmaz zehirli olabiliyor… Ayrıca Marmara denizi bir müsilaj sorunu yaşamıştı. Müsilaj’ı piroliz ettiğiniz takdirde çok güzel yakıt ve gübre olmaz mı? Ayrıca Müsilaj’a neden olan şeyin suni gübreler olduğu söyleniyor! Bu suni gübrelerin denize karışmasını neden önleyemiyoruz peki? Atık bile olsalar çeşitli bitki ve mantar türleri vs buralarda iyice palazlanabilir ve hiçbir şey yapılamasa bile bunlar piroliz edilip biokütle ve gübre olarak kullanılamaz mı?

Devamını Oku

Bana göre bir ülke, Gayrısafi Yurtiçi Hasılasının en azından %10’unu ve daha da fazlasını AR-GE yatırımlarına harcamalıdır. Teknoloji ve yenilikler oldukça önemlidir. Tarihte bu anlamdaki belki en büyük olay sanayi devrimi olabilir ama mesela ortaçağ avrupasında nufusun katlanmasını sağlayan ağır pulluğun kullanılmaya başlaması ve nadasa bırakma yöntemlerindeki değişimler gibi yeni tarım teknikleri de oldukça önemli olaylardır. Günümüzde batı medeniyeti en güçlü medeniyettir ama mesela Çin, belki 3000 yıldır büyük bir medeniyettir. Batı medeniyeti, ‘Bilgi güçtür’ felsefesinin epey ekmeğini yemiştir. Hindistan ise çok uzun bir süre felsefe yapmanın dünyanın geri kalanına göre çok daha özgür olduğu bir yer olmuştur. Sonuçta Bugün elimizde olan akıllı telefonlar abaküslere inovasyonlar eklenmesiyle ortaya çıkmıştır. Bütün teknolojiler zaten o sırada mevcut olanların modifiye edilmesi silsilesiyle ortaya çıkmıştır. 300 yıl önce elektrik dahi hayal edilemeyen birşeydi. Ayrıca hayal kurabilmek de çok önemlidir! Kolomb öncesi Amerikalılar da tekerleği bağımsız olarak keşfetmiş ama oyuncakların dışında birşeyde kullanmayı akıl edememiştir! Güney Kore günümüzde Gayrisafi Yurtiçi Hasılasının önemli bir kısmını AR-GE yatırımlarına ayırmaktadır ama Hayalgücü ve Yaratıcılığı öldüren eğitim sistemi ile diğer şeyler yüzünden istediği verimi elde edememektedir. Gayrisafi Yurtiçi hasılasını oransal olarak en yüksek oranda AR-GE yatırımına harcayan ülke ise İsrail’dir. İsrail, her türlü olumsuzluğa rağmen bir mucize yaratmayı başarmış olmasıyla bilinir.

Devamını Oku

Başlıkta dediğim gibi: Taş devri, bakır çağı, bronz çağı ve demir çağı… Peki ya neden platin çağı? Ve neden engelleniyor?

Devamını Oku

Bize söylenmeyen pek çok şey var. Pek çok bulguyu bilgiyi karartıyorlar. Otoritelerinin sarsılmasından korkuyorlar. Çıkarlarının zedelenmesinden korkuyorlar. Ya onlar hariç herkes kazanacak yada onlar hariç herkes kaybedecek!

Devamını Oku

Teknolojik tekillik uzakta değil. Birkaç yıla kadar giyilebilir teknoloji iyice yayılacak. 3d yazıcılar gün geçtikçe yayılıyor ve daha erişilebilir oluyor. 10 yada 20 yıl sonra hayatımızda neler olacağını hayal etmek kolay değil.

Devamını Oku

Malthus demiştir ki, insan nüfusu artacak ama gıda üretimi ona yetişemeyecek. Peki ya ben size bunun tersinin gerçekleştiğini söylesem ve bunun kanıtı olarak da fazla kilolarınızı göstersem?

Devamını Oku

Mesela bir cinci hocayı düşünün; laboratuvara getirdik ve iddia ettiği cinlerle ilgili testler yaptık. Üçkağıtçıysa zaten ortaya çıkar. Cinci hocaların samimi olanlarının en azından bir kısmının bilimsel testleri kabul edeceğine eminim. Ama bunu kabul edecek üniversite… İşte işin zor kısmı bu!

Devamını Oku