Ruhlar sonsuza kadar acı çekebilir! Gene de korkmaya hiç ama hiç gerek yok bence! Ruh, şartlar ne olursa olsun doğru olan ne ise onu yapmalı! Doğru olanı tesbit etmek çok zor olabilir! Ne kadar olursa o kadar! Elimizden gelenin en iyisi olmalı tabi! Elimizden gelenin sınırlarını da genişletebildiğimiz ölçüde genişletmeliyiz! Gerisini ise önemsemeye gerek yok çünkü bu kadarını samimiyetle yaptığımız takdirde mesuliyetimizi yerine getirmiş oluruz!

İstisnasız herşey sorgulanmalı! ‘Ama’ ve ‘Fakat’ yok! Yanıltmaya çalışanlar çok! Bilgi kirliliği her zaman vardı ve her zaman da olacak! Peki; acı çekiyor olmak neden bir nimet olmasın? Acı çekmeyenin düşünmek ve sorgulamk için sebebi var mıdır? Çalışmalıyız çabalamalıyız; ama neye? Bir salisemiz dahi ziyan olmamalı! Gerçi birçoğumuz bütün ömrünü ziyan ediyor…

Dert ve tasa bu dünyadan eksik olmayacak! ‘Çile çekmiyorum’ diyebilen ruh var mı? Gerçi çile, dert, tasa, keder, acı olmasa ilerlemek ve gelişmek için sebebimiz olur muydu? Leş yiyen bir maymun olsak daha mı iyiydi?

Dünyanın sırları var! Ruhun da sırları var! Tefekkür ne için? Boşverin canımız yansın! Bir adım dahi olsa daha ilerde miyiz? Adım adım da olsa ileri gitmeye devam ediyor muyuz? Önemli olan bunlar değilse nedir?

Şeytanlar ve zebaniler kol geziyor! Ruhumuzu dahi çalmaya çalışıyorlar! Dünya kimseye kalmayacak! Sonsuza kadar çile çeksek dahi doğru olandan şaşmamalıyız! Düşmanımız çok! Zor günler geçmek bilmiyor! Ama yok fakat yok! Ne için fırlatıldık bu dünyaya? Neden gözlerimizi açtık? Dünyanın kötülükle dolu oluşunun sırrını doyurucu bir biçimde açıklayabilen neden kimse çıkmadı şu ana kadar? Bazıları bir simülasyonun içinde olduğumuzu söylüyor! Bazıları iyilik ve kötülük sürekli çarpışır diyor! Bazıları ‘Kötü bir tanrı bu dünyayı yarattı’ diyor! İnkar edilemez kesin gerçek olan şey kendimizi bu dünyada bulduğumuz ve ama kısa ama uzun bir süre daha bulunacağımızdır! Tek bir salise dahi ziyan edilemeyecek kadar değerlidir! Yanılmamaya ve yanıltılmamaya özen göstermeliyiz!

Birçok kafa karıştırıcı soru var ve akıllara ilk geldiği andan itibaren sayısız kimse cevaplar aramış! Bulmuş bulamamış önemi yok; çünkü ‘Kesin yanılmamıştır’ diyebilmek çok da kolay olmamalı! Fırlatılıp acı çeken ruhlar ne yapmalı? Doğru soruları sorduğumuza emin miyiz? Bilinçaltımıza ve bilinçdışımıza doğru komutları verdiğimizden emin miyiz peki? Yolların kaynağı da vardığı nokta da aynıdır ama her biri birbirinden çok farklıdır, çünkü hiçbirimiz aynı değiliz ve dolayısıyla da en iyi istikamet alacağımız da birbirinden ister istemez çok farklı olacaktır…

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir