Bana göre bir ülke, Gayrısafi Yurtiçi Hasılasının en azından %10’unu ve daha da fazlasını AR-GE yatırımlarına harcamalıdır. Teknoloji ve yenilikler oldukça önemlidir. Tarihte bu anlamdaki belki en büyük olay sanayi devrimi olabilir ama mesela ortaçağ avrupasında nufusun katlanmasını sağlayan ağır pulluğun kullanılmaya başlaması ve nadasa bırakma yöntemlerindeki değişimler gibi yeni tarım teknikleri de oldukça önemli olaylardır. Günümüzde batı medeniyeti en güçlü medeniyettir ama mesela Çin, belki 3000 yıldır büyük bir medeniyettir. Batı medeniyeti, ‘Bilgi güçtür’ felsefesinin epey ekmeğini yemiştir. Hindistan ise çok uzun bir süre felsefe yapmanın dünyanın geri kalanına göre çok daha özgür olduğu bir yer olmuştur. Sonuçta Bugün elimizde olan akıllı telefonlar abaküslere inovasyonlar eklenmesiyle ortaya çıkmıştır. Bütün teknolojiler zaten o sırada mevcut olanların modifiye edilmesi silsilesiyle ortaya çıkmıştır. 300 yıl önce elektrik dahi hayal edilemeyen birşeydi. Ayrıca hayal kurabilmek de çok önemlidir! Kolomb öncesi Amerikalılar da tekerleği bağımsız olarak keşfetmiş ama oyuncakların dışında birşeyde kullanmayı akıl edememiştir! Güney Kore günümüzde Gayrisafi Yurtiçi Hasılasının önemli bir kısmını AR-GE yatırımlarına ayırmaktadır ama Hayalgücü ve Yaratıcılığı öldüren eğitim sistemi ile diğer şeyler yüzünden istediği verimi elde edememektedir. Gayrisafi Yurtiçi hasılasını oransal olarak en yüksek oranda AR-GE yatırımına harcayan ülke ise İsrail’dir. İsrail, her türlü olumsuzluğa rağmen bir mucize yaratmayı başarmış olmasıyla bilinir.

‘Muasır medeniyetler seviyesi’ ve ‘Büyük devlet’ kelimelerine aşinayım. Ben bildim bileli insanlar yokluktan şikayet eder. ‘İsteyene Porsche isteyene Rolls Royce’ ve ‘Satürn’de halka manzaralı ev’ laflarını kullanmayı da ben severim. Bunların olmasının elbette yolları var. En başta hayal gücü ve yaratıcılık oldukça önemlidir. Peki inovasyonlar kime yarayacak? Günümüz dünyası, tıpkı Roma’nın imparatorluk dönemi gibi bir plütokrasidir. Hakim olan sınıf elbetteki çıkarlarını gözetecektir. Ve ayrıca o sınıfta da sınıf bilinci epey güçlüdür. Benim istediğim şey bir işçi sınıfı egemenliği değil, diğer bütün sosyal sınıfların da hakim sınıf karşısında gücünün olabildiğince arttırılmasıdır. Yevgeny Zamyatin’in ‘Biz’ kitabı, Ayn Rand’ın ‘Anthem’ kitabı, Metropolis filmi, Fahrenheit 451, Cesur Yeni Dünya ve tabiki de 1984… Günümüz dünyası neden gittikçe distopyalara benzemeye başladı? Modern insanın makineleştiğine ve yabancılaştığına dair Endüstri devriminin sonuçları ortaya çıkmaya başladığından beri düşünürler fikirler ortaya atıyor. Gerçekten nereye doğru gidiyoruz? Bol AR-GE ile bir bolluk çağı gelebilir ama şu anda gelmekte olan şey o değil. Gerçi güçlü ülkeler ve büyük şirketler arasında muazzam bir siber silah ve yapay zeka yarışı var. İnsan klonlama, Crispr CAS9 ve Yapay Rahim teknolojilerinin birleşimi de tıpkı Star Wars evrenindeki gibi süper asker ile süper işçi orduları üretmenin kapısını açtı ve şunu kesinlikle söyleyebilirim ki bu alanda Pandora’nın kutusu çoktan açıldı.

Japonya’nın doğum oranları çok düşük ve bu yüzden yaşlı bir demografiye sahip. Robotlara neden yatırım yaptığını anlamak zor değil. Zaten işçiliğin pahalılanmasının teknolojik ilerlemenin önüne açtığı söylenir. 80 yaşında bir adamın fiziksel olarak 20 yaşında birinin yaptıklarını yapabilmesi imkansızdır. 80 yaşında insanların kullanabileceği makineler yapmaktan başka çareleri yok. Japonya, demografisi nedeniyle 30 yıldır krizde ve göç almayı da hiç istemiyor. Bu alanda AR-GE onlar için bir zorunluluk. Çin’de ise tek çocuk politikası nedeniyle demografide fazladan milyonlarca erkek var ve asla bir aile sahibi olamayacakları tahmin ediliyor. Çin kültüründe evli erkeklerin statüsü bekarlarınkinden çok daha yüksektir. Ve ayrıca bekar erkekler evli erkeklere göre çok daha atılgan olur. Bu yüzden de Çin Komünist Partisi oldukça korkuyor. Ayrıca Çin doğurganlığı da arttıramıyor. AR-GE yatırımları onlar için de çok önemli olabilir. Ama bence vasıfsız ve az eğitimli işçilerin kullanabileceği araç gereçlerin üretilmesi ayrıca büyük bir atılım olacaktır. Bırakın kod yazmayı ve 3ds Max gibi programları, akıllı telefonları günlük hayatta kullanmak bile oldukça zor olabilir. Üçüncü dünyanın pek çok yerlerinde en ufak bir eğitim almamış ve oldukça kalabalık bir genç nufus var. Yüksek katma değerli ürünlerin az eğitimli nufus tarafından üretilebilmesi için çok iyi bir yol. Zaten bu tarz alet edevatın üretilmesi ve icadı, kitlelerin eğitilmesinden çok daha kolay ve doğru olacaktır. Ama eğitim sistemleri dünya düzeninin propagandasını aşılama yerleri olduğu ve yüksek eğitimli kimselerin işsiz kalmasının da düzen açısından sakıncaları olduğu için bu tarz cihazların icadı pek yapılırmış gibi gelmiyor.

Yeni bir çağı istiyor musunuz; yoksa istemiyor musunuz? Hayaller gerçek olabilir; hayalgücünüzü ve yaratıcılığınızı öldürmeyin…

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir