Eğer bir felaket sonucu global medeniyet yok olmazsa hem ucuz, hem bol, hem de temiz enerji üreten cihazların çağı illaki gelecektir. Maliyetler çok düşecek. Ki zaten istenmeyen şey bunun olması. Daha bunun gibi nice şey var, global plütokrasinin çıkarlarına aykırı olduğu için önü kesilen. Aslında şu ana kadar sayısız cihaz icad edildi. Ama bunları kullanamıyoruz. O yüzden meselemiz yeni cihazlar icad etmekten çok mevcut icadların kullanılabilir olmasını sağlamak. Osmanlı’ya da matbaa gelememişti, çünkü yazıcılıkla geçinenler işlerini kaybetmek istemiyordu. Yapay zekanın doktorların ve avukatların işlerini kaybetmesine neden olacağı da söyleniyor. Bunu da istemiyorlar elbette. 19. yüzyılda da işlerini kaybetmek istemeyen işçiler makinaları kıran Luddite hareketini kurmuştu.
Çıkarları aşabildiğimiz takdirde çok daha müreffeh bir dünyada yaşayabiliriz. Global plütokrasinin sahipleri bu müreffeh çağa engel oluyorlar. İnsanların refahını arttırmak yerine zalim toplum mühendislikleriyle uğraşıyorlar. Ne istiyorlar bizden? Engellenen teknoloji devriminin gerçekleşmesinin tek kaybedeni onlar olacaktır. Şu anda ise onlar hariç herkes kaybediyor. Bu devrimi getirmek için en öncelikle kitleleri bir şekilde bilinçlendirmeliyiz. Kitleler bilinçlenirse sonunda engel olamazlar. Mesela hem ucuz, hem bol, hem de temiz enerji üreten cihazlar için tek gerekli olan şey bilinçlenmiş bir motor ustası ve bir atölyedir. Yeteri kadar insan bilinçlenirse çoktan icad edilmiş olan bu makinalar atölyelerde üretilip kullanıma sunulabilir ve sonunda bu cihazlar inkar edilemez hale gelmiş olur.
Dünya düzeninin sahipleri için sadece kendileri önemlidir. Bizi ise onlar ‘İşe yaramaz yiyici’ olarak görüyor. Kendinize sorun: Siz önemsiz misiniz? Siz değersiz misiniz? Platin’den evlerde yaşayabiliriz. Her gün kırmızı et yiyebiliriz. Neden olmuyor? Küresel ısınma diye bir şeyden bahsediyorlar. Onların söylediklerine neden güvenelim? Ya sadece bizleri bir çıkar uğruna kandırıyorlarsa? Kimbilir ne hesaplıyorlar? Bilim, günümüzde global üniversite sisteminin elindedir. Global plütokrasinin sahipleri buralarda üretilen herşeyi denetler. İşlerine gelmeyecek hiçbir proje onay alıp finans kaynağı bulamaz. Ve ayrıca vatandaş bilimine de hem global plütokratlar, hem de onların avucunun içindeki dünya üniversiteleri son derece karşıdır. Bilimin kendi denetimleri dışına çıkmasını istemiyorlar. Bilim, eğer onların denetiminden çıkarsa global düzenin işine gelmeyecek ve çarklarına çomak sokacak şeyler icad edilmeye başlanır. Neden böyle bir şeyi istesinler? Bunun da dışında sözde saygın bilim dergilerinde müthiş bir sansür ve baskı mekanizması vardır. Düzenin istemeyeceği ve rahatsız olacağı hiç bir şey o dergilerde yayınlanamaz. Kanser hastalarının çilesine bizzat şahit oldum. Neden bu kadar acı çekmek zorundalar? Halbuki en azından rahat etmeleri sağlanabilir. Ayrıca emin olun onları kurtarmak da mümkün. Ama bu tedavilere sadece verecek milyarlarca dolarınız varsa ulaşabilirsiniz. Çünkü acı çektiren ve işe yaramayan tedaviler çok daha kar ettiriyor.
Günümüz dünya üniversite sisteminde özgür düşünceye yer yoktur. Biat etmezseniz diplomanızı dahi alamazsınız. Malthus ve Darwin gibilerinin kurumudur oralar. En ufak bir sorgulamaya ve fikir kırıntısına yer yoktur; böyle bir şey anında ezilir! Giordano Bruno neden yakıldı? Galileo neden çile çekti? Kendi mirasçılarının uğruna bedel ödediği değerleri çiğnemesi için mi? Malthus ve Darwin’in İngilteresinde yoksulların zenci kölelerden hiçbir farkı olmayacak şekilde tutulduğu ve zorla çalıştırıldığı Workhouse ve Poorhouse gibi şeyler vardı; günümüzde bunlar yok ama onların yerine bambaşka şeyler ve bambaşka mekanizmalar var.
Neden tıp fakültesinde öğrencilere ‘Duygusuz ve soğuk’ olmaları telkin edilir? Halbuki hasta insanlar için şefkatli ve merhametli olunsa çok daha iyi olmaz mı? En azından sıcak davransalar ve hastanın moralini yükseltmeye çalışsalar? Tipik bir Malthusçu ve Darwinist tavır! Bilim bu mu? Günümüz bilimini batılılar üretti. Keşke Hristiyanlığı bırakmasalardı. Bana göre Protestan reformu da insanoğlu için bir geriye gidiştir. Sevgiyi, şefkati, merhameti kim yok etti? Sözde Katolik kilisesi canavar! Bana sorarsanız şimdikiler daha canavar!
Duygulara neden düşmanlar? Biz makina mıyız? Robot muyuz? Robot mu olmalıyız? Bilimsel düşünce neden putlaştırılıyor? Binlerce yıllık dünya miraslarını neden aydınlanma döneminin dogmaları için çöpe atıyoruz? Sakın yanlış olan aydınlanma döneminin dogmaları olmasın? Duygusuz ve Ruhsuz insanlar kimin eseri? Hepimizi birbirimize düşman ettiler. Katolik kilisesi mükemmel değildi ama günümüz dünyasının vahşiliğinden çok daha harikaydı. Onlara da zorla reform yaptırdılar. Ama ‘Tradisyonalist Katolik’ adı verilen ve hala direnen gruplar da mevcut.
Peki ya enerji okuyan çocuklara neden enerjinin korunumu kanununu ihlal eden cihazları ‘İncelemeyi dahi reddedin’ diye telkinde bulunuyorlar? En azından bir iddianın incelenmesinde ne gibi bir sakınca olabilir? Peki neden Lysenko’ya son derece karşılar? Malthusçu Darwinist Nazi zihniyetine alternatif olabilecek teoriler üretip pratiğe geçirdiği için mi? Hem Darwin neden günümüzde sorgulanmasına dahi izin verilmeyen bir dogma? Nazi Almanyası yenildi ama Malthus ve Darwin çökmedikçe Nazizm yenilmeyecek. Günümüz ABD’sinde herhangi bir nedenden ölen siyahtan daha fazla siyah bebek kürtajla aldırılıyor. Doğmasından neden rahatsızsınız? Günümüzde dünya nüfusu 8 milyardır ama 20 milyar için yiyecek üretiyoruz. Yemen gibi yerlerdeki açlık da üretim eksikliğinden değil dağıtılması ile ilgili problemlerden kaynaklanmaktadır. Tarihte ne zaman yiyecek üretimi artmışsa nüfus da artmıştır. Ama günümüzde böyle değil. Tarihte açlık ve savaş olan ülkelerin nüfusu azalır, bolluk ve bereket olan ülkelerin nüfusu ise artardı. Günümüzde sefalet ve savaş bölgesi olarak örnek verebileceğimiz Afganistan ve Nijer’in nüfusu hızla artarken mesela çok zengin olan Japonya’nın nüfusu azalıyor. Kim bunu bu hale getirdi? Batılılar, kendi ülkelerinin yoksullarının ve batılı olmayan ulusların nüfusunun azalmasını istiyorlar onyıllardır. Olay bu! Korkuttular bizi. Ama dünya düzeninin propagandalarından bihaber olanlar doğurmaya devam etti. Kendimizi bilinçli zannediyoruz. Sakın beynimiz yıkanmış olmasın?
Ne istiyoruz? Neden bizleri birbirimize karşı kışkırtıyorlar? Sosyal medya, televizyonlar, kitaplar, eğitim sistemleri… Hepsi beyinlerimizi yıkıyor. Neden düşünmüyoruz? Neden sorgulamıyoruz? Uçurumun kıyısına geldik ama hala farkında değiliz! Ama kollektif bilinç farkında ki günümüzde yeni doğanlarda otizm hızla arttırıyor. Çünkü yolumuz yol değil! Otizmli kuşaklar bize çağ atlatabilir. 2000 yılında doğanlar yetişkin oldu. 2020 yılında doğanlar için ise henüz zaman var. Farklı düşünme biçimleri bana umut veriyor. Ayrıca IQ ve okur yazarlık testlerindeki skorlar da düşüş eğiliminde. Bu da bana göre olumlu birşey.
Karar sizin, seçim sizin!
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!