Kötü bir döneme denk geldik, tıpkı 1929 krizi gibi. Kapitalizm gene tıkandı. Belki de günümüz medeniyetinin sonuna geldik. En azından birileri hayatta kalmayı ve varolmayı sürdürecek; ama muhtemelen bunlar günümüz elitleri olmayacak çünkü düzen onların düzeni ve sistem çökerse onlar da herşeyini kaybeder.

Dindarlık iyidir ama nasıl bir dindarlık? Dinler, bilge olmayan insanların müdahalesine maruz kalmaya başlayınca ve bilge olmayan insanlar söz sahibi olunca yoldan çıkıyor. Günümüz dünyası gelenekçiliğin ve kabileciliğin dünyasıdır. Din avamın dinidir ve havasa yer yoktur. Doğru ve yanlış ile kimse ilgilenmiyor; anadan babadan gelenler, gerçek ve doğrudan çok daha makbul sayılıyor. Cahillerin alimlerden nefret etmesinin kıyamet alametlerinden olduğu rivayet edilir. Artık veba ve çiçek yok ama kalp ve kanser var. Fosil yakıtlar iyice tükenince füzyon reaktörlerini kullanmaya başlayacak dünya düzeni. Topraklar verimsizleşiyor ama buna bir çözüm bulabilirler. Ekonomik eşitsizlik arttı ve bu sarı yelekliler gibilerini ortaya çıkardı. Pagan Roma Hristiyanlık ile dönüşmüştü ama mesela Mayalar tamamen yokolmuştu. Nükleer savaşın ihtimali dahi kötü ve bu 2022’de Ukrayna savaşı ve Tayvan Krizi ile gene gündemimize girmişti hatırlarsanız. İyiliğin galip gelebilmesi için doğaüstü güçlere ihtiyaç vardır. Sakin olmak çok iyidir ama özellikle de bazı zamanlarda sakin olabilmek ve sakin kalabilmek büyük maharet ister. Pekçok şey kaybedildi. Tanrının ‘İlmi isteyene veririm, zenginliği istediğime veririm’ dediği rivayet edilir. Çalışmak çabalamak; ama ne için? Doğru şey için! Peki ya o doğru şey nedir? İşte büyük soru bu çünkü zaman çok değerli. Sürekli akıyor. Depolama ve saklama imkanı yok. Ayrıca çok yetersiz ve kıt! Kabuslar bir türlü bitmiyor. Sovyet devrimi, ileri vaatlerle ortaya çıktı ama mesela özel hayatla ilgili konular hakkında fikir dahi belirtmedi. Her devrim sonunda yok etmeye yemin ettiği şeytana dönüşür. Devrimler diptekileri tepeye çıkarıp tepedekileri dibe indirir ama hiyerarşi hep vardır. Amerikan iç savaşı klasik köleliği bitirdi ama bu sefer maaşlı kölelik ortaya çıktı. Benim şahsen tanıdığım bir orta sınıf çalışanın çalışma şartları stres, obezite, şeker, tansiyon gibi şeyleri eklediğinizde plantasyondaki zenci köleyle kıyaslanınca… Sizin fikriniz ne bu konuda? Maaşlı köleliği de komünizm kaldıracaktı ama onlar da yurttaşlarını devletin kölesi haline getirdi. Eskiden açlık vardı hastalık vardı. Şu anda açlık çok azaldı ama depresyon, anksiyete, panik atak vs tavan yapmış vaziyette. Model ülke sayılan Güney Kore intiharlarda rekor kırıyor. Danimarka’nın kolonisi olan Grönland ise daha da beter durumda. Filozof ve organik tarımcı Masanobu Fukuoka, gördüğü Etiyopyalı ve Somalili fakir çöl köylülerinin çok mutlu olduğunu rapor ediyor. Tabi hayatın amacının mutluluk olup olmadığı da tıpkı diğer istisnasız herşey gibi sorgulanması gereken bir şeydir. Bana sorarsanız sorgulamanın hiçbir istisnası olmamalıdır. Tabi bunun bedeli ağırdır. Bilgeliğe ulaşmanın zikir ve oruç gibi çok daha farklı yolları da mevcuttur. Tabi mizaca göre değişir. Mizaca uygun yol seçilmelidir. Ama kimse kendi yolunun tek doğru yok olduğunu iddia etmemelidir.
Hayırlısı! Sabırlı ve sakin olmak ciddi bir maharet ister. ‘Demesi kolay’ derseniz şaşırmam. En azından çaba. Zaten bana sorarsanız hayatta ideal olan, ödülün başka hiçbir şeyle değil çabayla doğru orantılı olmasıdır. ‘Akışta kalın’ demek çok kolaydır ama bunda ustalaşmak büyük emek ister. Günümüzdeki kişisel gelişimciler değerli tavsiyelerde bulunabiliyorlar ama bunları elde etmenin büyük maharet ve emek isteyeceğini söylemeyi atlıyorlar. ‘Akışta kalmak’ ve ‘Su akar yatağını bulur’ şeklinde cümleler kullanan Wu Wei felsefesi; kendisinde en son noktaya kadar ustalaşanların istisnasız herşeyi hiçbir zorluk çekmeden, deyim yerindeyse sadece ‘Parmağını kıpırdatmak’ seviyesinde bir eforla halledebileceklerini vaaz eder. Taoizm’den etkilenmiş Meşhur Okültist Aleister Crowley ise ilahi iradeyi arkasına alan bir kimseyi kimsenin ve hiçbir şeyin durduramayacağını söyler. Ama bu noktalara bir günde gelinemez; gelenler, çok ciddi efor ve emek harcayarak bu noktaya gelmiştir. Jain felsefesindeki Kevala Jnana düşüncesi ise ruhların her türlü bilgiye kolaylıkla ulaşabileceğini, ancak Karmik parçacıkların bu bilgilere erişimi parazitlediğini söyler! Gene sakinliğe geldik! Yeterince sakin olabilirseniz, en zor anda dahi yeterince sakin kalabilirseniz her hesabı gerçekten de çok rahatlıkla ve tam isabetle yapabilirsiniz. Bu yüzden zaten kişinin kendisine tavsiye vermesi oldukça zor iken başkasına tavsiye vermek çok daha kolaydır; çünkü bir insan bir konuda gerginse ya iyimserleşir ya da kötümserleşir, ama rahat ve sakin ise tam isabet çıkarımlar yapması oldukça kolaylaşır. Tabi o sakinlik ve dinginliği elde edene kadar da büyük emekler harcamak gerekecektir. Her türlü bilgiye ulaşabilme meselesi de Sokrat’ın mantık önermeleriyle kişiye bilmediğini buldurma teknikleriyle örtüşmektedir!
Bir tanıdığım ‘İyi zamanda bilim ve sanat, zor zamanda ise felsefe gelişir’ demişti. Dünyanın pek çok yeri şu anda zor zamanlardan geçiyor. Mesela Batı ülkelerinin sıradan insanları eski zamanlara göre yoksullaştı ve ayrıca demografinin giderek değişiyor olması onları gelecekleri hakkında ciddi kaygıya sürüklüyor. Kimyasal ve GDO kirliliği, Kalp ve Kanser gibi hastalıkların giderek artıyor olması, yoksullar ile zenginler arası uçurumun giderek açılıyor olması, 1984 ve Cesur Yeni Dünya gibi distopyalardakini andıran teknolojilerin ortaya çıkmış ve birilerinin eline geçmiş olması, bilim çevrelerinin pek çok yerde kamuoyunun güvenini kaybetmekte oluşu gibi bir sürü problem var günümüz dünyasında! Kapitalizm ‘Tüketmekten başka mutluluk yolu yoktur’ sloganı ile neler neler yapıyor ve bununla da yetinmeyip mutluluğa ve huzura götürecek her türlü alternatifi de yok etmek için elinden geleni yapıyor. Modernite, herkesin üretimde olmasını ister; bu yüzden 19. yüzyıldan itibaren bazıları Tasavvuf’a savaş açtı ve Komünizm Moğolistan’da erkek nufusunun yarıya yakınını içeren Manastırları Silindir gibi ezdi geçti! Ama Kapitalizm üretenlerin tüketimde de olmasını ister! Çünkü klasik köle, kapitalizmin mallarını tüketmez ama Maaşlı köle Kapitalizm’in mallarını tüketir. Ayrıca dünyada gereksiz tüketime karşı çıkacak kültürler ve dinlerin bağlıları da farklı manipülasyon yöntemleriyle tüketiciliğe uygun ve uyumlu hale getirildi!
Düşünün sorgulayın! Bu hayatta gerçekten ne önemlidir? Size ‘Önemli’ olarak tariflenen şeyler gerçekten de öyle midir? Peki ‘Başarı’ nedir? Size bugüne kadar sunulmuş olan başarı örnekleri gerçekten de başarı mıdır? Ya bu hayatta ne istiyorsunuz gerçekten de? İstediğinizi zannettiğiniz şeyleri gerçekten de istiyor musunuz; yoksa sadece yönlendirildiniz mi? Reklamlar, propagandalar bize yapmamamız gereken şeyleri kolaylıkla yaptırabiliyor! Doğrulara yanlış, yanlışlara doğru der hale geldik… Düşünmenin ve sorgulamanın önemi günümüzde belki daha da artmış durumda. Ama yapmıyoruz! Çünkü düşünmek ve sorgulamak her zaman yıkıcıdır! Mutlu ve huzurlu zannediyor olabiliriz kendimizi ama gerçekten de öyle miyiz? Gerçekten emin misiniz? Yanlış yolda olmadığınızı nerden biliyorsunuz? Uçuruma sürüklenmediğinizi nerden biliyorsunuz peki? Hakkımızda hayırlısı! Rabbim hepimiz için en hayırlısını nasib eylesin!
Sevgi ve selametle!

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir