Enerjinin korunumu kanunu üniversite mezunlarının sorgulamaksızın kabul ettiği bir savdır. Bunu tartışmayı veya sorgulamayı dahi kabul etmezler. Hatta üniversite öğrencilerine hocaları bunun kesinlikle sorgulanmamasını ve tartışılmamasını telkin ederler.

Neden? Fosil yakıtların yarattığı kirlilik malum, barajlar doğayı mahvediyor, rüzgar ve güneşten elde edilen enerji hem sınırlı hem de pahalı, jeotermal ise ağır metal kirliliği yaratıyor; nükleeri konuşmayacağım bile. Tabi enerji hem pahalı, hem kirletici, hem de sınırlı olduğu için müthiş paralar ediyor. Sadece o değil; verimli ampuller, enerji tasarruflu beyaz eşyalar, arabalar ve pekçokları da ayrıca inanılmaz gelir getiriyor. Buna karşılık, termodinamik kanunlarını delen cihazlar ise hem ucuz, hem temiz, hem de bol enerji üretiyor. Yerçekimiyle çalışan bir jeneratör yeraltı sığınaklarındaki seraları dahi besleyebilir. Eylemsizlikle çalışanları ise yerçekimsiz ortamda da çalıştırabilirsiniz. Tabi konvansiyonel jeneratörlere ve verimli enerji zımbırtılarına çok dişli bir rakibi istememeleri normal. Ama sadece bu da değil; metaller, kimyasallar ve hatta temiz suyun maliyetinin ve dolayısıyla fiyatının da çok ucuzlayacağını hatırlatırım.

Thylacine adlı sevimli hayvanın soyu ortodoks bilime göre 1936’da tükendi. Ama her nedense bu hayvan en az yılda birkaç kere anavatanı olan Tasmanya adasında gözlemleniyor. Kocaayak diyeceğim ve beni hurafecilikle suçlamaya başlayacaksınız. Ama hem Thylacine, hem Kocaayak, hem de diğer soyu tükendiği dayatılan türlerle ilgili çalışan sadece uçtu kaçtıcılar değil çok ciddi çalışan ve bilimsel metoddan şaşmayan bilimadamları mevcuttur; buldukları veriler ise başta Thylacine olmak üzere pekçok türün ortodoks bilimin dayatmasının aksine halen mevcut olduğunu kanıtlamaktadır. Burada da kamuoyu baskısı sonucu aşırı sıkı çevre koruma kanunlarını istemeyenler devreye girmektedir. Bu mevcuttur. Bunun dışında başta Aral ve Çad göllerinin kuruması olmak üzere çölleşme, hava kirliliği, okyanus kirliliği, kimyasal kirlilik, ormanların yokedilmesi, global anlamda tarım alanlarının verimsizleşmesi, hayvanların soyunun tüketilmesi gibi başka gerçek sorunlar da mevcuttur. Fakat küresel ısınma denen şeyin oldukça şaibeli olduğuna inanıyorum. Radyoaktif elementler, Nitrik ve Sülfürik asitler ve buna benzer gerçekten zararlı emisyonların mevcudiyetini kabul etsem de karbondioksit gazının zararlı olduğunu kabul etmiyorum. Karbondioksit ve su, bitkilerin ana besin kaynağıdır. Seralarda ürünün verimliliğini arttırmak adına ortama karbondioksit basılır. Üstelik gerçek bir küresel ısınma durumunda buharlaşmanın artması nedeniyle yağışlar azalmayacak aksine artacaktır.  Şahsen iklim değişiminin her birkaç yüzyılda bir insandan bağımsız nedenlerle gerçekleşen bir durum olduğuna inanıyorum ve bence gerçek tehdit küresel ısınma değil soğuma olacaktır çünkü bu durumda hem yağışlar azalacak hem de ısı düşecektir ve bu da global tarım rekoltesini düşürecektir.

Gerçek sorunlar yerine varlığı şaibeli sorunların çok büyütülmesi bende ciddi şüphe yaratıyor. Ortodoks bilim ilk çıktığı günlerde sorgulayın, sorun, şüphe edin diyordu ama günümüzde itaat edin, biat edin, iman edine dönüştü bu. Aşı konusunda mesela sadece doyurucu bir ispat istediğimizde bile bilim karşıtlığıyla suçlanıyoruz. Daha böyle kimbilir neler vardır. Kaldı ki diyelim küresel ısınma gerçekten var ve gerçekten de karbondioksit çok zararlı bir gaz; devridaim ile karbon emisyonunu sıfıra indirebiliriz. Bu çok kolay. Bu sayede ayrıca katlı seraların maliyeti neredeyse sıfıra inecektir ve tarım alanları açmak yerine oralara orman eker ve bizde şehirdeki katlı seralarda yiyecek yetiştiririz.

Global bir çıkar ağı yeni bir çağın başlamasını engelliyor ve daha kötüsü bizi gittikçe uçurumun kenarına sürüklüyorlar. Gene de şunu söyleyebilirim ki: ‘Kulun bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır’. Çok güçlü olabilirler. Ama ne olursa olsun onlarda insan ve hata yapmaktan azade değiller. Ve şunu da söyleyebilirim ki tarihte pekçok savaşın ve imparatorluğun kaderi muhteşem generallerin yaptığı çok aptalca hatalarla değişmiştir. Küresel şebekenin de böyle bir hata yapmayacağını kim garanti edebilir?

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir