Açlıktan ölsek ne olacak? Açlıktan ölmeyip kredi kartı borçlarını ödemek için muazzam miktarda çalışsak ne olacak?

‘Ne yapmalıyım’, ‘Ne yapmak iyi ve doğrudur’ gibi soruları kendinize hiç sordunuz mu? İnsan bu dünyaya niye geldi? Huzurlu ve mutlu olmak için mi? Zengin olmak için mi? Ne için? Çalışmalıyız ama neye? Para kazanmaya mı? Yoksa başka birşeye mi? Sorular sormak neden yanlıştır? Özgür müyüz yoksa değil miyiz?

Dünya hayatı rahat değil. Bu kesin. İstemediğimiz, hoşumuza gitmeyen şeylerden bolca oluyor ve ne yaparsak yapalım bundan kaçamıyoruz. Felsefe, din, bilim, büyü… Bu gerçeğin varlığı sebebiyle varolmuştur. İnsanlar acı çeker ve zevklerden mahrum kalır; bu da ‘Ne yapmalı’ sorusunu ortaya atar. Bence insan bol bol düşünmelidir. Hayat tecrübelerinin ve geçmiş felsefelerin önemi çok büyüktür; ama yapılması gereken şey bol bol düşünmektir. Tabi düşünmek bilinçli zeka için fazla zor birşeydir. Bu yüzden düşünme işlemi bilinçaltına devredilmelidir. Modern zamanda Henri Bergson, daha eski çağlarda ise pek çokları boşuna sezginin, içgüdünün ve ruhun öneminden bahsetmemiştir. Bu uğurda dünyanın pek çok coğrafyasında pek çok farklı metod denenmiştir: Mesela Nakşibendilerde Rabıta denen bir teknik vardır. Gene pekçok tarikatta ve pekçok başka dinde zikirler vardır. İslamda ramazan orucu, özellikle hint dinlerinde ise ölümüne oruç vardır. Doğu ortodokslarında isihazm vardır. Başta budizm olmak üzere pekçok yapıda ise meditasyonlar vardır. Buna karşın bazıları da vakıf hizmeti benzeri şeyleri çok önemsemiştir. Tefekkür oldukça önemlidir. Zihinsel ruhsal duygusal anlamda ilerlemek ve gelişmek oldukça önemlidir.

Pek çok gelenek ve öğreti günümüze gelebilmişse de gene başta Max Stirner, Nietzsche ve Ayn Rand gibileri andıranlar olmak üzere pek çoğu günümüze gelememiştir. Bunun da dışında gelebilmiş geleneklere tarih boyunca geleneğin içine sızmayı başarmış kötü niyetlilerce bir sürü yalan ve yanlış sokulabilmiş; bunları günümüze gerçek ve doğru olarak sokuşturanlar ise büyük zatlar olarak günümüze gelmiştir. Hakikat tamamlanmayı bekleyen 10000’lik bir puzzle gibidir; bazı parçalar eksiktir ve var olan bazı parçalar ise o puzzle’a ait değildir. Ait olmayan parçaları bir şekilde ayıklamak ve eksik parçaları da düşünce gücümüzle yeniden ortaya çıkartmak durumundayız. Ayrıca bu hakikat dediğimiz puzzle’ın şöyle de bir özelliği vardır: farklı yönlerden baktığınızda çok farklı resimler görmektesiniz. Hiçbiri yanlış değil, hepsi doğru, ama gerçek dediğimiz şey ise puzzle’ın tamamı. Ayrıca eksik bir parçanın yerine bahsettiğim o puzzle’a ait olmayan parçalardan birini koymadığınıza emin misiniz? Soğuk savaşta taraflar beyin yıkama teknikleriyle epey uğraşmıştı. İlginç olan şey ise aynı tekniklerin Sümer ve Mısır yazıtlarında dahi kazılı olmasıdır. Böyle zor bir düğüm havuzunun içindeyiz.

Çalışmalıyız, çok çalışmalıyız ama doğru şeye çalışmalıyız. Doğru olan neyse onu yapmalıyız. Zaman çok değerli; kesinlikle heba edilmemeli. Sakin olun. Ne yapmanız gerektiğine kendiniz karar verin.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir