Devridaim, Erkek Hakları, Sigaranın Masumiyeti, Akıllı Tasarım, Lamarckizm, Chronovisor, Kriptozooloji, Alternatif Tıp, Alternatif Fizik, Ortodoks olmayan tarih…

Benim ilgi alanım bunlar. Çok uzun bir süre; Bilim, Din, Büyü ve Felsefe birbiriyle aynı şeydi. Şamanlar, Sümer rahipleri, Yazı yazmanın yasak olduğu druidler, Isaac Newton… Hepsiyle birden ilgilendiler. Aydınlanmacılar bir yandan Newton’a çok değer verdiler, öbür yandan sansürlediler. Büyü tamamen reddedildi, Dinin çok kısıtlı bir alanda yaşamasına izin verildi, Felsefe bilimin emrine verildi ve Bilim ise tanrılaştırıldı. Aslında tanrılaştırılan ortodoks bilimdi; Materyalist, aklı ve sezgiyi reddeden, dogmatik bir anlayış… Bu yeni dinde bilimadamları papazların, bilim tanrının, Darwin ve genetik ise gelmiş geçmiş bütün düzenlerin çok sevdiği kaderciliğin misyonunu üstlendi. Ama burada bile kalamadılar. Çünkü bu kıt anlayış bile efendileri olan burjuvazinin işine gelmeyecek şeyler keşfetmeye başladı: Harcadığından çok enerji veren makinalar, tükendiği ilan edildiği halde hala defalarca gözlemlenen Thylacine gibi hayvanlar, eksi tarih bile verebilen radyometrik tarihleme… Bir de başka sorunlar da çıktı: Mesela ekinler, atmosfer ve birçok şey zehirlendiği için normalde nadir görülen hastalıklar inanılmaz derecede yaygınlaştı. Sorgulanmasını ve üstüne gidilmesini engellemek için bir günah keçisi lazımdı ve o da tütün oldu. Halbuki tütün binlerce yıldır kimseye zarar vermedi; vermiş olsaydı bunu arkeolojik verilerden ve yerlilerin deyişlerinden öğrenebilirdik ve bunu da gözümüze sokarlardı. Eğer tütün suçlanmazsa fosil yakıtlar ve kimyasallar aleyhinde çok büyük kampanyaları göğüsleyebilir mi düzen? Veya global düzenin çok kullanışlı aleti: Feminizm! Kadınların çocuk doğurmasını engelliyor, cinsiyet savaşı çıkartarak halkın düzen aleyhinde bir araya gelmesini engelliyor, antipopüler uygulamalarına rağmen istisnasız bütün rejimlerin muhtaç olduğu halk desteğini topluyor, ve çok daha fazlası… Ve birşey daha var: Sonuçta hastalanıyoruz ve modern tıbba gidiyoruz. Nedense hastalanan kişi daha kötü oluyor. Veya ömürlük ilaçlara mahkum oluyor. Özellikle yaşlılarımız çok mağdur ama çocuklar bile kendini kurtaramıyor.

Yalanların bedelini ödeyen bizleriz. Onlar yalanların sefasını sürüyor. Yapmamız gerekenler aslında belli. Ama yapacak mıyız? İşte soru bu. Ayağa kalkıp global elitlerden hesap sormamızın zamanı gelmedi mi?

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir