Altın üretmek çok uzun süredir insanoğlunun hayalidir. Sayısız insan bu uğurda yola çıkmıştır. Niceleri şifreler kullanmıştır. Günümüzde bundan sadece 1 adım uzaktayız.

Ortodoks bilimin laboratuvarlarındaki yeni element üretiminde sözde hedefin ve ölçüm cihazlarının zarar görmemesi adına parçacık çarpıştırıcıdan hedefe saniyede 1 trilyondan fazla parçacık gönderilmez. 1 trilyon size epey fazla görünebilir ama 1 gram demirde bunun yaklaşık 10 milyar katı, kuvarsta ise bunun 30 milyar katı daha fazla atom vardır. Ayrıca ortodoks bilim süperağır elementlerin birkaç atomdan fazlasının üretilmesinin pratik olmayacağını söylüyorlar; sözde nasılsa birkaç saniyede bozunacakmış. İyi de bizim üretmek istediklerimiz yarı ömrü zaten birkaç yıldan az olmayan elementler ve izotoplar.

Hadi altın, mücevher dışında pek bir işe yaramaz; renyumdan uçak motorları, palladyum alaşımları, çelik yerine platin, bakır elektrik kablosu yerine gümüş elektrik kablosu neden olmasın? Aslında demir, alüminyum ve magnezyum dışındaki metallerin hiçbiri pek de yaygın bulunmuyor. Uzay madenciliğinden bahsediyorlar ama birçok değerli alaşım katkısı uzayda bile nadir bulunuyor. Bu nadir elementlerden mesela iridyum bugün kullandığımız birçok alaşımın çok daha kalitelilerini üretmekte kullanılabilir ama uzayda bile çok çok nadir ve bu yüzden hemen hemen hiçbir yerde kullanılamıyor. Periyodik tabloda komşusu olan Osmium için de aynısı geçerli. Bir de süper ağır elementler mevzusu var: Bu elementleri aslında bilimadamları tespit etti ama bu çalışmalar hep hasır altı edildi. Bilmem neden? Süper ağır elementler çok büyük bir potansiyeli barındırıyor. Tarım ve sanayi devrimleri çapında bir devrimin dahi başlangıcı olabilir. Birde sadece uçuk tezlerde var olan garip madde ve henüz adı bile olmayan tılsım madde var.

Simya neden istenmiyor? Altın ve gümüş günümüz piyasasında güvenli limandır. Binlerce yıl da para olarak kullanılmıştır. Simya yasakları yeni değildir, tarihte birçok kral enflasyon oluşmasını engellemek adına simyayı yasaklamıştır. Günümüzde de değerli metallerin laboratuvarlarda sentezlenmesi durumunda piyasalar çökecektir ve domino etkisi sonucu borsa gibi diğer şeyler de çökecektir ve bunun anlamı da 1929’dan çok daha büyük bir krizdir. Bunun dışında ayrıca nispeten bol bulunan elementlerin birçoğuna dişli bir rakip de çıkacağı için birçok sektör bundan da olumsuz etkilenecektir. İşte bu yüzden günümüzde simya yasaklarının yerini bilimin sansürlenmesi almıştır. Eğer bilim sansürlenmezse fakir fukara bir yandan ortodoks bilimcilere bastıracak, öbür yandan da birçok muhalif bilimadamı garajlarında kendi yöntemlerini geliştirmeye çalışacaktır.

Simyanın tek yolu parçacık çarpıştırıcılar değildir. Sıcak füzyon, Soğuk füzyon ve biotransmutasyon da düşünülmesi gereken başka yöntemlerdir. Özellikle Biotransmutasyon alanında eserler vermiş Kervran’ın tezleri sakın bu yüzden reddediliyor olmasın? Veya hem temiz enerji olabilecek, hem element üretebilecek, hem de fazla bir teknoloji gerektirmeyen soğuk füzyonu anlatmama gerek yok sanırım.

Çağımız aslında nispeten müreffeh ama bu müreffehlik çok eşitsiz dağılıyor. Eski medeniyetlerle kıyaslandığında zihinsel anlamda ileri olduğumuz da söylenemez. Kendi kaderinizi kendiniz belirleyin. Ya siz kazanacaksınız ya onlar ve üçüncü bir ihtimal de yok.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir