Kumarhaneler, genelevler… Neon ışıkları… Ne için hayattayız? Ne için yaşıyoruz?

Çok sert bir ifade oldu ama kapitalist dünyada yaşam tarzı çoğunlukla daha kıt kanaat olsa da farklı değil. Kapitalizm aslında birkaç yüzyıldan önce yoktu. Ama lüks ve sefahatte boğulma Yunan ve Roma’yı esir almıştı. Lüks ve sefahatin insanın hoşuna gitmesi garip bir şey değil. Ama hiç sorgulamıyorlar, ‘bu doğru mu gerçekten’ diye. Entelijansiyanın geri gittiği ve yobazlaştığı bir döneme geldik. Aslında insanlar genel anlamda durumları geriye gitmediği sürece pek bir şeye itiraz da etmez. Etmemişlerdir tarih boyunca. Pislik içinde yaşayanlar dahi, pislik daha da pisliğe dönüşmezse pek sorun etmezler, çünkü alışmışlardır. Zaten düşünen ve sorgulayan insan hiçbir zaman pek de sevilmez. Felsefe, insanların kötü zamanlarında öne çıkan bir şeydir. Çünkü mutsuzlardır ve bir çıkış aramaktadırlar. Hayat ve tarih hiçbir zaman düz çizgi halinde değildir; bir iner, bir çıkar… Hasat da hiçbir zaman aynı olmaz; o da bir iner, bir çıkar; birkaç yıl iyi gider, sonra bir hastalık, bir kuraklık vurur. Kötü zamanlar bir otoritenin en dikkatli olması gereken zamandır. Özellikle Hindistan, Güneydoğu Asya ve Afrika yükseliyor gibi; fakat batı ülkelerinde birçok insan, özellikle gençler zenginken fakirleşti. Bu yüzden aşı ve 5G karşıtlığı, QAnon, Erkek hakları vs gibi popülist hareketler oralarda zirve yaptı. Belli olmaz ama Çin için de kötü işaretler yok değil.

Sun Tzu, Zhuangzi, Guanzi, Mencius gibi Çin klasiklerine sardım bugünlerde. Tarih konusunu oldum olası sevmişimdir. Çocukluğumda birde peygamberler tarihini çok seviyordum, hala da severim. Birde kıyamet alametleri var tabi. Küçük alametlerin sadece kıyametin habercisi değil aynı zamanda bir medeniyetin çökmekte olduğunun habercisi olduğunun söylendiğini de duymuştum. Çalışmalıyız, çok çalışmalıyız. Zaten çalışmayıp ne yapacağız? Ama ne için çalışacağız? Ne için çalışmak değerlidir? Yalnızca kendimiz için çalışacağız. Para, lüks, kadın için de değil. Felsefe için çalışacağız. Çok okumalıyız, çok düşünmeliyiz, çok sorgulamalıyız. Elimizden ne kadar gelirse o kadar. Yaparsak zaten bilinçaltımız kalanını getirecektir. Mental köle olmamızı istiyorlar. Beynimizi yıkamaya çalışıyorlar. Bu yüzden çok sorgulamalıyız. Kendinize hiçbir faydası olmadan başkalarının hayrına çalışmak mı istiyorsunuz; hem de farkında bile olmadan? Fakat gene de seçim sizindir.

Hayat her zaman zordu. Bugünü dününe eşit olan zarardadır. Kaderinizi kendi elinize alın. Son karar sizindir.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir