Bana göre hak ve özgürlükler herkese değil yalnızca hakedenlere ait olmalıdır. Bu insanlar doğru olan neyse onu yapanlar ve doğru şeye çok çalışanlardır.

Platon, ‘filozof kral’ der, İmam Humeyni, ‘Velayet-i Fakih’ der, Necip Fazıl, ‘Başyücelik devleti’ der, 27 mayısçı aydınlar ise ‘aydınlar diktatörlüğü’ der. Verilen isimler farklı olsa da hepsi aynı şeyi ifade eder. Anti Komünist ve Anti Kapitalistim. Kabileciliğe şiddetle karşıyım. Stirner, Nietzsche, Ayn Rand, LaVey gibi bireycileri oldukça önemserim. Çin Legalizminden ise özellikle Shang Yang’ı severim.

Platoncular dünyayı kötü ve daha düşük bir tanrı olan Demiurge’un yarattığına inanırlar. Ancak bu tanrı belli ki daha düşük, çünkü ‘ilerleme’ ve ‘gelişme’ kavramları da her nasılsa yaratılabilmiş. Bir de Buddha’nın zehirli ok hikayesi vardır: ‘Oku çıkartıp tedavi edelim de kimin attığına sonra bakarız’ diyor. Bunu ‘Öldükten sonra ne olacağım’ veya ‘Kıyamet kopacak mı’ gibi sorulara cevap olarak veriyor. Yani mealen ‘Siz işinize bakın, her durumda yapmanız gereken aynı’.

Kuvvetler ayrılığını ister düzen, çünkü bir kuvvetin gücünü tesadüfen kaybederse, diğer iki güçle üçüncü gücün kontrolünü hemen alabilir. Güçlü medya ister çünkü medya zaten kendi kontrolünde olduğu için istediği manipülasyonu yapabilir. Devlet adamlarının sık sık değişmesini ister çünkü uzun süre oturursa kökleşir ve düzenin işine gelmeyecek şeyler yapmaya başlayabilir. Avrupa değerleri diyorlar; avrupa’da ve abd’de şu anda egemen devletler yok, koltuklarda oturan birileri var ama onlar sadece görünen idare ve gerçek idarecileri kimse bilmiyor. Elbette ki gerçek idareciler seçimle gelmiyor veya kimseye hesap da vermiyor. Merkez sağ geliyor, yıpranınca merkez sol geliyor, o yıpranınca tekrar merkez sağ geliyor, tesadüfen Le Pen veya Erbakan gibi kontrol edilemeyen biri sivrilirse de kendi değerlerini, sözde kendi değerlerini korumak uğruna, çok kolaylıkla çiğneyebiliyorlar.

Milyarder olmak isteyen birisi finansal hilelerle bunu başarabilir. Ama birisi imparatorluk kurmak istiyorsa finansal hileler ancak basamak olabilir. Asker beslemelisiniz hem de bol bol. O askerleri beslemek için tarım ve hayvancılığa, ekipman ve populasyonu sakin tutacak ıvır zıvır üretmek için de sanayiye ihtiyacınız var. Hiçbir teknolojik üstünlük fırsatını reddetme lüksünüz yoktur. Çin’in legalist ve militarist klasiklerinde özellikle tarım çok vurgulanır. O günlerde henüz sanayi ve sosyal medya olmadığı için bazı şeylerin vurgulanmamış olması çok normal. Tıpkı Çin’in geçmiş zamanındaki gibi toplumun en önemli kesimi okumuş yazmışlardır. Dikkat edin; okul okumuşlar değil kitap okumuşlar önemlidir. İşi bilen adam lazımdır, diploması olan değil! Zaten bu yüzden İslam’da ruhban sınıfı yoktur. Daha doğrusu ruhban sınıfının ilahi bir belgesi yoktur. İşi biliyorsanız hiçbir resmiyetiniz olmasa da her türlü işi yapabilirsiniz.

Çürümüş bir dönemden geçiyoruz. Belki hep çürümüştü. İnsanlık tarihi çıkışlarla doludur. Önemli olan ise doğru şeye çalışmak, doğru telkinler vermek, doğru olan ne ise onu yapmak ve cümle içinde söylediğim konusunda düşünmektir.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir