Her toplumun kuralları vardır. Her toplumun tabuları vardır. Bunlar toplumdan topluma değişir. Bunlar geçmiş zamanlarda yaşamış kimselerin görüşlerinin üstüste gelmesiyle oluşur; bir parça ondan bir parça şundan bir parça bundan…

‘Kesinlikle yanılmaz ve yanıltılamaz’ diyebilir miyiz? Kesinlikle hayır! Ama çok az kimse kendi örf ve adetlerini sorgulama ve eleştirme ihtiyacı hisseder; geri kalanların ise muhtemelen aklına dahi gelmemiştir. Bu ananeler ve yazısız kurallar geçmişte yaşamış etkili kimselerin görüşlerinin kısmen özümsenmesi ve birbirleriyle amalgam edilmesiyle oluşur. Bu yöntem insan eliyle gerçekleşmeyip kendiliğinden gerçekleşir. Ancak bilge kimselerin görüşlerinin delilleri ve koşulları kesinlikle gözardı edilmemelidir. Kısmen özümseme ve amalgam etme konularındaki sorun da işte bunlarla ilgilidir. Kısmen özümseme demek bazı şeyler silinmiş demektir ve o silinen şeyler aslında çok önemli delil ve koşullar barındırıyor olabilir. Amalgam etmede de benzeri bir şekilde deliller ve koşullar iğreti bir biçimde birbirine geçiyor olabilir ve birbirini iptal ediyor da olabilir. Bu, Microsoft’tan rastgele dosyalar silip Linux’tan olanları yerine koymaya benziyor. Böyle bir işlem yapmanız sonucunda bilgisayarınızdan hayır gelmeyeceğini tahmin etmek zor olmayacaktır. Zaten sorgulanma ihtiyacı duyulmadığı için delil ve koşul aranmayacaktır. Bunun sonucu ise doğru bir şey yaptığını zannederken işleri iyice batırılması olacaktır. Bunu da ilkyardım bilmeden ilkyardım yapmaya kalkanların insanları yanlışlıkla öldürmesi veya sakat bırakmasına benzetebiliriz. Kaldı ki bu etkili kimselerin ‘istisnasız tamamı bilge kimselerdir’ diyebilme şansımız da yoktur. Birçok zaman araya karizmasıyla etki sahibi olmuş kimseler girebilmektedir ve hatta bu kimseler ‘tarihteki büyükler’ olarak günümüze gelmiş de olabilir. Halbuki insana fayda sağlayacak şey gerçekler ve doğrulardır. Buna kimsenin itirazı olamaz. Ananeler eğer sorgulanmaz ise onların gerçek ve doğru olduğunu nasıl bilebiliriz ki? İnsanların tamamına yakınının görüşleri uzun uzadıya düşünülmemiş ve sorgulanmamış olduğu için oldukça sığdır. Sığ görüşlere bilhassa hayati konularda ne kadar güvenilebilir? Ama toplumlar için kurallar elzemdir. Zaten stabil bir ortamda kurallar yoksa bile kendiliğinden oluşacaktır. Avcı-Toplayıcı topluluklarda bile yasa benzeri kurallar mevcuttur. Siz olsanız doğru ile yanlışı ayırt edemeyen birine ne kadar güvenirsiniz? Tabi uzun uzun düşünmeyen ve sorgulamayan birisi için mevcudu uygulamaktan başka seçenek yoktur. Aslında en ideali sıradan insanların uzun uzun düşünen ve sorgulayan kimselerin öğütlerine kulak vermesidir. Fakat ‘Sahte mürşid’ olarak da adlandırabileceğimiz, karizmasıyla ve hitabetiyle öne çıkan kimselerin suyu bulandırması ve doğru ile yanlışı birbirinden ayırt edilemez hale getirmesi de gayet olasıdır. Zaten yaşadığımız dünya da ne zaman ‘mükemmel’ gerçek olmuştur ki?

Oldukça zorlu ve acılı bir dünyada yaşıyoruz. Eksiklikler dünyamızın ayrılmaz bir parçasıdır. Ama hiç değilse daha iyi mümkündür ve hedeflenmesi gereken şey de mükemmele ve ideale, olabilecek en yakın şey olmasıdır. Tabi birçok görüş çıkacaktır ve herkes de birbirine saygı duyarak birbirine kulak vermelidir.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir