Kropotkin, Karşılıklı Yardımlaşma kitabında Darwinizm’e çok güzel bir alternatif ve rakip sunuyor. Adamakıllı bir bilincim oluştuğundan beri Darwin’i hiç sevmem. Darwin, ve bir de Malthus sanki insanlıktan çıkmış gibi. Halbuki merhamet, sempati, sevimlilik, dostluk, sıcaklık, yardımlaşma bence çok önemli.

Tabi herşeyde olduğu gibi bunları da kötüye kullananlar var. Katolik kilisesi 1000 yıl boyunca süper güçtü ama yolsuzlukların üzerine zamanında gidemediği için şu anda şamar oğlanına döndü. Günümüze baktığımda ‘Keşke ayakta kalsaydı’ diyorum. Tabi aynı şey SSCB için de geçerli. İnsanlar birbirini sevmeli. İnsanlar birbirini desteklemeli. Birbirine güvenen bir topluluğun başaramayacağı şey yoktur. Bir ok kolayca kırılır ancak çok ok kırılmaz. Bir elin nesi var iki elin sesi var. Basit çiftçilerdik ama şimdi uzak gezegenlere araç gönderiyoruz. Kimse tek başına başaramaz. Bir artı birin ikiden fazla olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Tabi bireysellik ve bireycilik de önemli elbette. Tek başına yapılan şeylerin de, takım çalışmasının da yeri ayrıdır. Rekabette iki taraf da kaybeder. Birlikte hareket edildiğinde iki taraf da kazanır. Ama insan çok da akıllı değildir. Çıkarını her zaman doğru kestiremez. Hata yapmaya çok meyillidir.

‘Peki ne yapmalı’ sorusunu sorduğunuzu duyar gibiyim. Öncelikle iyi bir örgütçüye ihtiyacınız var. Ve ayrıca kafası çalışan başka birilerine de. Burundi’de açlıktan, ABD’de ise tokluktan ölen sayısız insan var mesela. Veya mesela Güney Kore ve Grönland gibi yerlerde intihar oranları çok yüksek. Tabi herkes para vermek zorunda değil; vakıf binasında temizlik ve çay servisi yapan kişinin de yeri ayrı elbet. Ama dayanışma! İşte bu! Herkes birbirini tanımalı ve birbirine olabildiği ölçüde destek olmalı. Birinin yapamadığını diğeri yapar; o diğeri de başka şeyde yardım alır. Mesele organize olabilmek. İnsanoğlunun dominant tür olmasının sırrı bence zekası değil örgütlenebilme becerisidir.

Tabi merhametin ve sıcaklığın da yeri ayrıdır. Yıllarca psikolojik problemlerle boğuştum. Tarihteki Katolik hospitallerini araştırdığımda çok heyecanlandım. Osmanlı’da ve başka yerlerde de tarihte benzeri gelişmiş vakıf hizmetleri vardı elbet. Küçük gördüğümüz organizasyonlar sayısız aileye yardım ulaştırabiliyor. Bu konuda dindar kesim çok daha başarılı. Tabi balık vermenin dışında balık tutmayı öğretmek de elzemdir. Ben ‘Afganistan’da neden afyon ekiyorlar’ sorusunu ‘Silikon vadisini oraya taşırsanız ekmezler’ diye cevap veriyorum. Hiçbir şey eşit dağılmıyor. Bazılarının parası var bazılarının yok. Ama mesela parası bol olanın da ihtiyacı olduğu başka bir şeyi yok. Değiş tokuş, insanoğlunun tarihinde çok önemli bir yer tutar. Ama insanoğlu o kadar da akıllı olmadığı için bu da yetersiz kalabiliyor.

Bu bilimsel bir tez. Bu evrim tezinden yararlanmak için mutlaka devrimci anarşist olmaya gerek yok. Zaten devrimler her zaman sonunda yok etmeye yemin ettiği şeye dönüşür. ‘Mükemmel’ belki imkansızdır ama daha iyiyi elde etmemiz mümkün!

Sevgi ve selametle!

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir