İstisnasız herşeyi sorgulama özelliğimi nasıl edindiğimi hatırlamıyorum. Ama bu büyük bir nimet çünkü beni çalıştırıyor ve bana yeni şeyler sunuyor. Ancak bu çok zordur ve bedeli de çok ağırdır.

Herkese tavsiye edemem. Çok daha kolay yollar var. Mesela bir insan yalnızca içten bir şekilde dua eder ve bunda da devamlılık gösterirse bu çok daha kolay bir yoldur. Her ihtimalde zihin ve bilinçaltı çok çalışacaktır. İnsandaki bilinçaltı bilinçli zihinden çok daha güçlüdür. Bilinçaltı hakkındaki çalışmalardan önce yaşamış olanlar bunu vahiy kategorisine koymuştur. Hayat acımasızdır.  Hayat adil değildir. Hayat zor ve acılıdır. Bu yüzden kemalat önemlidir. Hayatta bilgelik kadar değerli hiçbirşey yok. Tabi şu da var ki bilgelik ve kemalat yolunda sizi sömürmek isteyen sahte gurulara da dikkat etmelisiniz. Sıradan bir insan karizmayı bilgelik zannedebilir. Satanizm gibi hayal edemeyeceğiniz yerlerde dahi din tüccarları mevcuttur.

Ben size şunu söyleyebilirim ki, bilgeliği olabildiğince çok farklı kaynaktan edinin. ‘Tek kaynaktan beslenin’ diyenlere kulak asmayın çünkü böyle diyenler çoğunlukla kötü niyetlidir. Bilgelik ve bilginin nesi kötüdür? Bilgelikten ve bilgiden neden korkalım? Ben bilgelik ve bilgiden korkmadım ve bu sayede çok şey elde ettim. Ama sahte gurular başka fikirlerle müritlerinin tanışmasını ve karşılaşmasını istemezler çünkü müritlerinin kendilerinden kopabileceğinden korkarlar. Zaten hiçbir görüş ve ideoloji yanlış değildir. Her biri hakikatin bir yüzünü dillendirir ve hepsini birbirine eklemlediğinizde hakikatin tamamı ortaya çıkar ve kötü niyetle söylenen yalanlar da ortaya çıkar.

150-200 yıl öncesine kadar açlık, salgın hastalıklar vs gibi problemler dünyanın her yerinde vardı ama şu anda çoğu yerde yok. Onun yerinde başka dertler ve problemler var. Sadece maddi zenginlik bir işe yarasaydı Güney Kore dünyanın en yüksek intihar oranlarına sahip olmazdı. Ayrıca Amerikan iç savaşı yıllarında Güneyli köle sahipleri Kuzeyli işçi çalıştıranlara: ‘Sizin işçilerinizin durumu bizim kölelerimizden farklı değil’ diyordu ve gerçekten de 3 aşağı 5 yukarı aynıydı. Kaldı ki herşeyin dört dörtlük olduğu bir yerde dahi hala aşk acısı ve psikiyatrik problemler gibi şeyler gayet mümkündür. Her zaman bir şeyler olur. ‘Dört dörtlük’ ve ‘Mükemmel’ imkansızdır.

Dünya mirası olan eserlerin bazıları binlerce yıllıktır. Neden binlerce yıllık eserleri reddedip sadece aydınlanma dönemi ve aydınlanmacıların eserlerine kendimizi hapsediyoruz? Matbaa sayesinde kitaplar çok ucuzladı ama yeni çıkan kitapların kalitesi de önemli ölçüde düştü. Üstelik okuyanların demografik dağılımı çok genişlese de ciddi eserler okuyan ve onlara değer veren insanların sayısı çok da artmadı. Eğitim sistemleri zaten Prusya’da ortaya çıktığından beri aslında popülasyonu ilerletmek ve geliştirmek amacı değil, beyin yıkama amacı güder. Beyin yıkamanın tarihi binlerce yıllıktır ve soğuk savaşta kullanılan tekniklerin çok benzerlerini binlerce yıl öncesine ait Mısır ve Sümer hiyerogliflerinde dahi görebilmekteyiz.

Karar sizin seçim sizin!

Sevgi ve Selametle!

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir