En azından 100 yıldır sayısız bilimsel keşif, bilgi ve çalışma engellendi. Her biri birilerine belli bir kayıp yaratacağı için engellenmişti. Üstüste eklediğinizde muazzam miktara ulaşıyorlar. Eğer her bir bilgi açığa çıkarsa yıkılan bir barajın köyleri sular altında bırakması gibi düzeni ve sahiplerini selin altında boğacaktır.


Thylacine ile başlayalım: Soyu tükendiği ısrarla vurgulanan ve her ne hikmetse her yıl en az birkaç defa gözlemlenen etçil bir keseli. Sıkı çevre koruma kanunları sonucu önce Tasmanyada, ardından da Avustralyanın geri kalanında kirletici plütokratlar korkunç bir şekilde çöker. Tabi birde Mokele-Mbembe, Waheela, Nandi ayısı gibi dünyanın geri kalanında da bir sürü böyle tür var. Çevre koruma kanunlarının bütün dünyaya yayıldığını düşünün… Plütokrasi için tek başına bile korkunç bir kabus. Dünya çapında çevre katili bir sürü endüstri var ve bu gerçekler her birini çok ciddi bir biçimde tehdit ediyor. Kriptozoolojinin neden ortodoks bilimce dışlandığını anladınız mı?


Belki de en can alıcısı olan Devridaim ile devam edelim: Bu uğurda sayısız makina yapıldı ve birçoğunun çalıştığı kanıtlandı. Yakıta ihtiyacı yok, 7/24 enerji verebiliyor, yerin altında bile çalışabiliyor ve oldukça temiz. Fosil yakıtlardan kazanılan geliri düşünün. Birde zehirlenişimizi de düşünün. Sigaraya iftira atıyorlar çünkü sigara karşıtı kampanyalar şiddetinde fosil yakıt karşıtlığı olursa bir sürü plütokrat için işler çok kötüleşir. Halbuki tütün amerikan yerlilerince binlerce yıldır tüketilmektedir ve eğer onlar bir şey tespit etmiş olsaydı yahut arkeolojik kazılarda kanser gibi hastalıklara rastlanmış olsaydı bunu sigara paketlerimizin üzerine muhakkak koyarlardı. Ama yok böyle bir şey; çünkü ciğerlerimizi mahveden şey fosil yakıtlar. Ayrıca derinlemesine bir araştırma yaparsanız siyah akciğer meselesinin gerçeğini de öğrenebilirsiniz.Rüzgar yoksa türbinlerden, güneş yoksa panellerden, kuraklıkta ise barajlardan enerji alamazsınız. Jeotermalin ciddi bir kirlilik sorunu var. Nükleere hiç girmeyeyim isterseniz. Korkunç büyüklükte bir sektörün sonu gelir.


Darwinizm ile ilgili sorun ranttan çok daha mide bulandırıcı. Nazilerin ırk teorilerini biliyorsunuzdur. Her ne kadar 1945’te çökmüş olsalar da zihniyet değişmedi, yalnızca süslenip püslenip gizlendi. Fakirler ölsün, otistikler ölsün, hatta hiç doğmasınlar… Bugüne bu zihniyet değişmeden geldi; dediğim gibi sadece süsleyip püslediler. İstatistiklerin Lysenko’nun başarılarını ispatlamasına rağmen kendisi hala neden şeytanlaştırılıyor zannediyorsunuz? Ayrıca en son bilimsel verilerin Darwin’e karşı Lamarck’ın haklılığını kanıtladığını da söyleyeyim. Birde Kropotkin’in ‘Karşılıklı yardımlaşma’ verilerini de kulağınıza çalmış olayım. Darwinizm günümüz dünya düzeninin resmi ideolojisidir. Katı kaderciliğin ateist versiyonu olarak da adlandırılabilir. Malthustan da bahsetmemek olmaz tabi. ‘Fakirler ölsün’ zihniyetindeki bu adam Darwin’in öncüsü sayılabilir. Adamların zihniyeti biz kalalım geri kalan herkes ölsün. Ama Mongrellerin cins köpeklerden çok daha sağlıklı oluşu bile öjeni tezlerini çürütmeye yeter de artar bile.


Daha böyle bir sürü konu var ve bence bunlar bir domino etkisi de yaratabilir. Sadece bir kere güven sarsılmaya görsün. Dünyanın birçok yerinde halklar kaynıyor. 3 haneli büyüme rakamları gerçek olabilir. Plütokrasiden başka kaybedecek kimse yok. Ama statüko devam ettiği sürece onlardan başka kimse bir şey kazanamayacak.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir