Chronovisor, atmosfere ve uzaya dağılmış ses ve ışık dalgalarını toplayıp bir televizyona aktaran bir cihazdır. Bu cihazla geçmişteki görüntüler gözlenebilir, sesler dinlenebilir.
Bu cihazla herkes birbirlerinin sırlarına erişebilir. Fakat ben bu cihazı başka bir nedenden önemsiyorum: Bu cihazla tarihte kaybolmuş bilimlere ve felsefelere yeniden ulaşabiliriz. Mesela Qin hanedanının çöküşü sırasında Çin’in 100 felsefe okulunun eserlerinin tamamına yakını yok oldu. Benzer şeyler tarihte pekçok kere yaşandı. Veya Druidler ve Polinezyalılar zaten yazı kullanmamıştı ki belge olmaması nedeniyle erişebileceğimiz hiçbirşey yok. Düşünün bu kayıp bilgilerin elimize geçmesiyle neler olabileceğini: Hem zihinsel hem maddi anlamda insanoğlunun altın çağını yaşamaz mıyız? En fakirimiz bile bugünün parasıyla katrilyon dolarlara kavuşmaz mı? Milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki yerlere bile kolaylıkla gidemez miyiz? Veya kayıp öğretiler mesela; o öğretilerle çürümekte olan ruhlar kendi hayatlarını rayına sokamaz mı?
Altın çağ ile aramızdaki tek engel; bu şaheserin inkar ediliyor oluşudur. Aslında ben de 1988 yılındaki bu konularla uğraşanlar için katolik kilisesinin yayınladığı aforoz tehdidine kadar bunun bir komplo teorisi olduğunu düşünüyordum. Aslında inkar edilmesi mantıksızca değil çünkü ABD, AB, Çin, Rusya… Herkesin sırları vardır elbet. Birisi diğerinin sırlarını ifşa etmeye kalkarsa sırrı ifşa olan da sırrını ifşa edenin sırrını ifşa eder. Bundan dolayı da kimse bu makineye elini bile süremez. Fakat bu makine icad edilmiştir ve dalgaların toparlanıp işlenmesi gibi nispeten basit bir mantığa dayanır.
Altın çağ engelleniyor. Ne yapıp ne edip kaderimizi kendi elimize almalıyız.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!