Kapitalizm bizi sürekli bombalıyor. Tüketmekten başka mutluluk yolu olmadığı yalanını bize dayatıyor. Tüketmek için paraya ihtiyacımız var ve para için deyim yerindeyse köleleşiyoruz. Ama gene de mutlu değiliz.


Alternatif olma iddiasındaki İslam toplumları bile bir alternatif sunmaktan ve alternatif olmaktan çok uzak. Aslında işi daha baştan kaçırıyoruz: Ruhlar içgüdüsel olarak acıdan kaçar ve mutluluğa koşar. Bu öğretilmiş bir şey değildir, yaratılışımızda bize kodlanmıştır. Peki ya mutlu olmanın tek yolu daha çok şeye sahip olmak mıdır? Bence tersine bu yolun mutluluk getirdiğini söyleyemeyeceğim. Günümüzde insanlar çok mutsuz. Akla mantığa ve deney gözleme çok yer verdik ve duygu, sezgi ve ruh çok dışlandı ve boşlandı. Ama biz makine değiliz. Bizim ruhumuz var. Aslında doğrusu bu da değil; bedeni olan ruhlarız. Makine gibi yaşayamayız.


Uymayacak istisnalar olduğunu inkar etmemekle beraber dostluk ve aile kavramlarını çok önemsediğimi söyleyebilirim. Sıcaklık ve sevecenliği çok severim. Fakat günümüzde insanlar buz gibi ve öncelikleri hep çıkar. Bir hal hatır sormak bile çıkara dönüşmüş durumda. Sevgi, şefkat, merhamet sanki buhar olmuş. Resmi nikahlı çiftlerin bile karı-koca olabildiğini söylemek neredeyse imkansız durumda.


Ama bence belki de en iyi yol entelektüel anlamda ilerlemektir. Zaten kapitalizmin bombardıman çağında bir entellektüel altyapı olmaksızın alternatif geliştirmek imkansızdır. Ayrıca yeni bir şeyler öğrendikçe yeni ufuklar ve dünyalar açılır. Zaten zevk almanın tek yolu para ve şehvet midir ki? Hiç mi alternatifi yoktur? Araştırma, okuma veya başka şeyler alternatifi olamaz mı?


Günümüzde ahlak; manasız ve boğucu ritüeller, sosyal darwinizm ve buz gibi bir materyalizmdir. İnsanlar bombardımanlar sonucu ezberleyip sıkı sıkıya uygulamaktadır ve gene bombardımanlar sonucu sorgulamamaktadır bile. Tek yol olduğu dayatılan yolun hiçbir işe yaramadığını fark edenlere (veya en azından hissedenlere) ise yalıtılmışlık ve başka yöntemlerle, deyim yerindeyse terör uygulanmaktadır.


İnsanoğlu bir kabusun içindedir. Sürekli sancı çekmektedir. Deli gibi aramasına rağmen çıkışı bir türlü bulamamaktadır. Bazıları çözümü uyuşturucu ve teknoloji bağımlılığında, bazıları ise intiharda bulduğunu düşünmektedir. Kesinlikle en azından kendimizi kurtarabiliriz, ama çaba harcamadan olmaz.

1 cevap
  1. Ahmet Tuna
    Ahmet Tuna says:

    Ben de bu yok edici sürecin çözümsüz olmadığına inanıyorum. İnsanoğlunun her türlü güçlüğü önünde sonunda aşabilecek yetenekte olduğunu sanıyorum.

    Cevapla

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir