Sigara sağlığa zararlı değildir. Kesinlikle! Tereddütsüz söyleyebilirim. Ciğerlerimizi fosil yakıtlar mahvediyor, radyoaktif kalıntılar ve dengesiz kullanılan kimyasallar bizi kander yapıyor ve damar ve şeker hastalıklarının da sorumlusu fazla iyi beslenmek. Ağır bir iftiraya mağruz kalmış bir zavallıyı savunmak hepimizin görevi değil midir?

Sigarada 4000 zararlı kimyasaldan bahsediliyor. Size rahatlıkla söyleyebilirim ki hepsi ya gübreden ya da ilaçlardan geliyor. Gerçi sigara şirketlerinin ayrıca bağımlılık yapıcı madde koyduğu da konuşulmuyor değil. Burada milyarderleri değil tütün üreten zavallı köylüleri savunuyorum. Milyarderlerin başına isterse en korkunç felaketler gelsin umrumda değil. Mesela Polonyum 210: Uranyum 238’in bozunma zincirindedir ve yarı ömrü sadece 138 gündür, yani bir uranyum kaynağı olmazsa kısa sürede kurşun’a dönüşecektir. Demekki tütünde uranyum var. Peki ya bu uranyum’un geldiği yer neresi biliyormusunuz? Gübre! Hali hazırda fosfat cevherinin içinde çok da eser olmayan miktarlarda uranyum bulunur. Fosfat gübresi sadece tütüne değil bütün ürünlere dökülür, yani yediğiniz ekmek, hatta yeraltı sularının kirlenmesi sonucu içtiğiniz suda bile polonyum bulabilirsiniz.

Nikotin, etki bakımından bir yandan kafeine benzerken öbür yandan bir çeşit antidepresandır. Antidepresanların hepsi bağımlılık yapar ve nikotin bir istisna değildir. Ancak birçoğunun aksine kafein muadili etkisi de olduğu için bir miktar enerji bile verir.

Tütün bitkisinin kökeni amerika kıtasıdır. Amerikan yerlileri binlerce yıl boyunca sadece törensel amaçlı değil aynı zamanda zevk için de içtiler ve hiçbir zararını da görmediler. Bu adamlar aptal değildi. Kaldı ki ben geleneksel tıbba modern ortodoks tıptan çok daha fazla güveniyorum. Yaşlanamıyorlardı diyorlar ama tarihte ortalama ömrün düşük olmasının nedeni çocuk ölümlerinin fazla olmasındandır, 20 yaşını gören bir kimse çok büyük ihtimalle en azından 60 yaşını da görebiliyordu. Ayrıca erkekler için savaş ve kadınlar için doğumlar riskliydi. En azından deyişlerinde ‘Az tüketin’ şeklinde uyarılar olması gerekirdi. O kadar da primitif değillerdi, özellikle orta amerikada hayret uyandıran teknolojilere sahiplerdi. Köyde günde 3 paket sigara içen ve taş gibi olan 90 yaşındaki teyzelerin amcaların hikayeleri size hiç ulaşmadı mı? Yanında sigara içirttirmeyen gençler kanser kalp vs hiç mi olmuyor? Ayrıca 2 dünya savaşında da devletler askerlerine sigara dağıttı ve performanslarına bir etkisi gözlenmemiş olacak ki dağıtmaya devam ettiler.

Sigaraya atfedilen sorunlar sanayi devrimiyle başladı. Kanser çok nadirdi, kalp ise sadece zenginlerde görülürdü. Dengesiz şekilde kimyasal ve nükleer kullanıyoruz ve bunu bırakmamayada kararlıyız. Kalbimiz tekliyor çünkü fazla kiloluyuz. Fazla kilolu oluşumuz ihtiyacımızdan fazla ürettiğimiz halde çocuk yapmıyor oluşumuzu yüzümüze çarpar. Bütün canlılar fazla yiyecek bulduğu anda bunu yeni yavru yapmaya ayırır ama biz aydınlanma denen dönemden beri bunu yapmak yerine feminizm eşcinsellik ve kürtaj ile çocuklarımızın hiç doğmamasına sebeb oluyor ve onlara düşen payı da biz yediğimiz için kalp damarlarımız tıkanıyor ve diyabet oluyoruz. Hem bu hem de kimyasal ve nükleer saçılımlar bizi mahvediyor, ama buna DUR dersek çok para kaybedecekler. Bilhassa fosil yakıtlarla ama diğerleriyle de uğraşmamızı hiç istemezler. Hastalanan yakınlarımızın hesabını sormak isteyeceğimizi biliyorlar. Tütün de günah keçisi ve hedef şaşırtmaca olarak önümüze atılıyor. Yobaz ahlakçıları da peşlerine takarak sigaraya savaş ilan ettiler. Ama tüketim azalmasına rağmen ne kalp ne kanser azaldı. Ayrıca dediğim gibi sigara antidepresanlara çok dişli bir rakip aynı zamanda ve depresyonun başka hastalıkları tetikleyebildiğini de ekleyeyim.

E sigarada ve paketlenmiş sigarada gerçekten zararlı katkı maddeleri mevcut; ama gerçek tütünde değil. Bitlis, Muş, Adıyaman, Küba veya Beedi için. Bunlarda hiçbir sakınca ve sağlık problemi olmadığı gibi fakir fukarayı da desteklemiş olursunuz.

2 cevaplar
  1. Ahmet Tuna
    Ahmet Tuna says:

    1960’lı yıllara kadar, örneğin batıdaki özel hastanelerde hemşireler hastalara çay-kahve ikram eder gibi sigara ikram ediyorlardı. Gazetelerde doktorların sigarayı tavsiye ettiklerine dair haberler çıkıyordu. 1960 demek, modern tıbbın yaklaşık 100 yıldır var olduğu bir tarih. Aynı şekilde bildiğimiz manadaki sigara içiminin de yaklaşık 100 yıldır geçerli olduğu bir zaman dilimi. Yani sigarayı yeterince tanımıyorduk veya modern tıp henüz çok yeniydi gibi mazeretlerin söylenmesi mümkün değil. Sonra birdenbire sigara tukaka oluverdi. Neden acaba? Sigara içmeyen ve sigaranın zararsız olacağını tümüyle kabul etmeyen biri olmama rağmen, konunun ciddi şekilde ele alınmadan, bir yargısız infaza maruz bırakıldığını düşünüyorum.

    Cevapla
  2. Gülgönül
    Gülgönül says:

    Tütün ve sigara ayrımını hiç böyle detaylı okumamıştım. Doğrusu, tütünün zararlı olduğunu düşünsem de, bahsedilen fosil yakıtlarına kıyasla daha masum olduğuna katılmamak mümkün değil. Tüketim alışkanlıklarının değişmesi ile ilgili de önemli noktaların altını çizen başarılı bir tespit yazısı. Çözüm önerilerilerine katılmamak mümkün değil. Tebrikler Sevgili Baha.

    Cevapla

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir