‘Küçükler büyüklere itaat etmeli’ cümlesine yabancı değiliz. Bunun arkasında yatan
mantık yaşlının hayat tecrübesinin fazla olmasından dolayı daha bilge olduğu
düşüncesidir. Peki ya yaşlının bilge olduğu garantisi var mı? Yok!


 
Yaşlının hayat tecrübesinin gençten fazla olduğu kesindir. Yaşlılardan birisinin bilge
olma olasılığı da gence göre fazladır, ama olasılık gençte binde yarımsa yaşlıda
binde iki ya da üçtür. Yaşlının her konuda doğruyu bildiğinin garantisini verebilir
misiniz? Peki ya istisnasız her yaşlının iyi kalpli olduğunun, nefsini körelttiğinin vs.
garantisini verebilir misiniz? Kesinlikle hayır. Yaşlının bilge olduğu düşüncesi çağlar
boyunca yaygın bir kanıydı ve hala da öyle. Büyüğe itaat ettiği için zarar gören,
felakete uğrayan bir küçüğe ne dersiniz? Sonuçta namus cinayetleri ve gelin yakma
da gelenek ve göreneklerin bir parçası değil midir? 
 Bence itaat etmesi gereken, ruhsal anlamda kendini yetiştirmiş 15 yaşındaki çocuk
değil sıradan olarak kalmış 75 yaşındaki adamdır. İnsanın kendisini yetiştirmesi
zaman aldığı için yaşlının bilge olmasının daha muhtemel olması bütün yaşlıların
bilge ve gençlerin avam olduğu şeklinde yorumlanmamalıdır. Zaten bir söz vardır:
‘Akıl yaşta değil baştadır’ ve bu söz dolaşmasına karşın kimseye işlememektedir,
Cengiz Han yasalarında bile çocuk ebeveyne, küçük kardeş büyük kardeşe itaat
edecek buyruğu vardır ama küçük doğruyu bildiği halde büyüğün yanlış emirleri
yüzünden felakete sürüklendiğinde kimin bu hesabı vermesi gerektiği sorusu gelir ve
muhtemelen kimse bu hesabın bedelini ödemeyecektir. 
Mao, kültür devrimi sırasında gençlere ‘Ebeveynlerinizi sorgulayın’ demiştir ve bu
Konfüçyüsçü ahlaka tamamen ters ve aykırıdır. Büyük küçüğe emir verirken yanlış
bilmediğine ve de nefsine boyun eğmediğine emin olmak zorundadır; ama büyüklerin
ekseriyeti bunu asla yapmayacaktır. İslamda da büyüğe itaat emredilir denir ancak
bunun da şartları vardır ki ilk sahabenin önemli bir kısmı aslında büyüklerine isyan
eden yaşı çok genç olan kimselerdi ki, gençlere sürekli olarak örnek gösterilen Musab
bin Umeyr buna oldukça iyi bir örnektir; ilk müslümanlardan olan 3. Halife Osman da
34 yaşında olmasına rağmen yakınları tarafından İslamı seçmesi nedeniyle
alıkonulup evin zindanında hapsedilmiştir. Ama tabii gelmiş geçmiş bütün muktedirler
için büyüklerini sorgulayan küçükler baş belasıdır; siyer dediğimiz şeyin bir devrimin
hikayesi olduğunu da aklınızdan çıkartmayın.
 
Nerde itaat nerde isyan… Genç de olsa yaşlı da olsa, büyük de olsa küçük de olsa
önemli olan insanın kendini zihinsel, ruhsal ve duygusal olarak geliştirmesidir ve
yaşına bakılmaksızın itaat edilmesi gereken, kendini geliştirmiş olandır ama
ortalamada çok daha gelişmiş biri de bir konuda, kendine göre o konuda daha
gelişmiş olana itaat etmelidir.

1 cevap
  1. Ahmet Tuna
    Ahmet Tuna says:

    Mus’ab Bin Umeyr’den biraz bahsetmekte yarar görüyorum: Mus’ab bin Umeyr, hem annesi hem de babası tarafından Kureyş’in asîl ve zengin bir âilesine mensub idi. Zengin oldukları için gâyet râhat bir hayat sürüyordu. Orta boylu, güzel yüzlü, nâzik ve yumuşak huylu, son derece zekî idi. Güzel konuşurdu. Akl-ı selîm sâhibi olduğundan, putların bir fayda veya zarar veremiyeceğini bilir onlara tapılmasından nefret ederdi. Annesi tarafından en iyi şartlar altında refah ve bolluk içinde yetiştirilmişti.
    Bugünkü; para putu, güç putu, satın alma putu, tüketme putu gibi putların faydadan çok çok fazla zarar verir nitelikte olduklarını gören bilge ve genç Umeyr’lere muhtemelen büyükleri akılsız gözüyle bakıyorlardır.

    Cevapla

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir