Kutlu olsun. Erkekler son 100 yıldır dünyanın tamamında şeytanlaştırılıyor; güya kadınları binlerce yıl boyunca ezmişler. Ancak geleneksel mağdur sayılan kadınların bir çoğu aslında mağdur değilken tam tersine birçok erkeğin yaşadığı mağduriyeti kimse görmüyor; hatta birçokları tarafından ‘Oh olsun’ şeklinde bakılıyor.


Erkeklerin ömrü genel olarak daha kısa çünkü yaşam şartları daha yıpratıcı ve sağlıkları kadınlarınki kadar önemsenmiyor; üstüne kadınların ortalama ömrü sabit kalırken erkeklerinki düşüşte. Şiddet mağduru olmaktan şikayet eden kadınların aksine erkekler hayatları boyunca bir kadına oranla çok daha fazla şiddete mağruz kalıyor. Sosyal hizmetler dünyanın her yerinde kadınları kayırırken gerçekten muhtaç durumdaki erkekleri görmüyorlar. Madencilik ve çöpçülük gibi toplumdaki en tehlikeli ve pis işlerde kadınlar hiçbir şekilde eşitlik aramıyor. Kadınlar psikolojik sorunlarla anılırken aslında erkekler çok daha ağır psikolojik sorunlara mağruz kalıyor ve yardım eli uzatacak kimse de olmadığı için intihar oranları erkeklerde çok daha fazla. Bir erkek aynı suçu işleyen bir kadından çok daha fazla ceza alıyor. Bilhassa genç erkeklerin üzerine toptan bir ‘tehlikeli ve zararlı’ yaftası yapıştırılmış durumda. Dünyadaki eğitim sistemleri kız öğrenciler için tasarlanmış ve bu yüzden erkek öğrenciler eğitimde çok daha fazla sıkıntı çekiyor. Ülkemizdeki süresiz nafaka sorunundan haberdarız ama daha da ciddi bir sorun var: iftiralar! Ülkemizde tecavüzcülere devletin verdiği ceza dışında birde diğer mahkumlar veya halk tarafından ayrıca cezalandırma geleneği mevcuttur. Şu anda ise böyle bir mahkumiyet için kadının ifadesi yeterli sayılıyor ve erkeğin kendini savunma şansı dahi yok. Bir de hadım meselesi var; erkeğin kendini savunma imkanı dahi bulamadığı bir ortamda masum insanların cezalandırılmaması neredeyse imkansızdır. Türk İslam kültürü sanıldığının aksine kadını fazlasıyla koruyan ve kollayan bir kültür ki bence gelenekler dahi bu konuda fazla aşırı; feminist dalga ile de birleşince erkekler inanılmaz derecede mağdur oluyor ve sesini duyuracak en ufak bir merci dahi bulamıyorlar. Zaten ülkemizde feminizm cumhuriyet kurulduğundan beri, ama bilhassa 12 mart ve 12 eylül darbesinden itibaren devlet tarafından hayata geçirildi ve geliştirildi, asla bir mücadele de olmadı, bütün çalışmalarda devlet en öndeydi. Paragraf boyunca anlattığım gibi erkeklerin çok ciddi sorunları var ve dertlerini dinleyip çözüm bulacak en ufak bir mekanizmadan dahi yoksunlar. Aslında dünyanın her yerinde böyle ama Türkiye için bu durum daha da geçerli. Kadınların ezildiği tezine de şahsen inanmıyorum. Tarih boyunca gelen çeşitli gelenekler gerçekten kadınları ezmiş olabilir ama aynı gelenekler başka noktalarda ise erkekleri ezmiştir. Feministler ise kadınları ezen geleneklerin kalkmasını isterken erkekleri ezen kısımları için hiçbir mücadele vermemiştir ve oluşan bu dengesizlik sonucu erkekler iyiden iyiye mağdur durumuna düşmüştür.


Toplumların bütün yükünü taşıyanlar erkekler, bilhassa da genç erkeklerdir. Toplumun erkeklere yüklediği görevler çok fazla ama onların yardıma ihtiyacı olunca kimse görmüyor. Kadınlar bacınız kızınızsa erkekler de kardeşiniz ve oğlunuzdur.

2 cevaplar
  1. Ahmet Tuna
    Ahmet Tuna says:

    Evet, ”Toplumun erkeklere yüklediği görevler çok fazla ama onların yardıma ihtiyacı olunca kimse görmüyor. Kadınlar bacınız kızınızsa erkekler de kardeşiniz ve oğlunuzdur”. Bu cümleyi okuyup, etkilenmeden geçebilecek çok sayıda duyarsız insan olacağını sanmıyorum. Baha Tuna meseleyi bu cümle ile bam telinden yakalamış.

    Cevapla
    • Sinem Özay
      Sinem Özay says:

      gerçekten güzel bir yazı. şiddet her zaman sözlü de olsa, fiili de olsa kötü. katılıyorum. ama şiddet gören nedense her zaman kadın oluyor ve sürekli mağduru oynuyor.

      Cevapla

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Sinem Özay için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir